Yıl 1955. ABD’de ihtisasını tamamlayıp Türkiye’ye dönen Dr. Kazuk, eşi ve iki kızı ile birlikte, o yıl İstanbul’un Ayaspaşa semtinde, Gümüşsuyu Caddesi üzerindeki Meriç Apartmanı’nda bir daire tuttu. Evin ön bölümünü muayenehane, arka bölümünü ise evleri olarak kullanıyorlardı. Apartmanın dış duvarında Dr. Mustafa Kazuk’un adını ve ihtisasını belirten büyük pirinc bir levha asılıydı. Bir gün kapı çalındı. Gelen, Sayın Celal Öge’ydi. Celal Bey, 1925 yılında Kazım Kazuk’un, oğlu Mustafa’yı Galatasaray Lisesi’ne, ilkokuldan itibaren okuması için getirdiğinde, “eti sizin, kemiği benim” diye teslim ettiği öğretim üyesiydi. Celal Bey Ayaspaşa Park Oteli’nin yanındaki sokakta oturuyordu ve tesadüfen Kazuklar’ın kapısının önünden geçerken levhayı görünce çok mutlu olmuştu. 1936’da Mustafa’nın Galatasaray mezuniyetinden sonra Celal Bey ile birbirlerinin izini kaybetmişlerdi. Bir daha karşılaşacakları, hele bir de böyle komşu olarak karşılaşacakları, ikisinin de aklına gelmemişti ve derin bir sevgiyle birbirlerine sarıldılar. Bu seferki beraberlikleri ailece derin bir dostluk olarak surdu.
Dr. Kazuk’un o yıl orta okula başlamak üzere olan büyük kızı Setenay, o zamanlar Tünel’de bulunan İngilizce tedrisatlı English High School’a kayıt olmuştu. Tesadüfen Celal Öge’nin torunu Ulya Gündüz de babasının hakim olarak Ankara’ya tayini neticesi büyükbabası ve büyükannesi ile Ayaspaşa’da oturuyordu ve o da English High School’a kayıtlı idi. Setenay ve Ulya her gün Park Otel köşesinde buluşup birlikte okula yürürlerdi. Güzel bir arkadaşlık geliştirdiler ancak okul yılı sonunda, Ulya da Ankara’ya anne ve babasının yanına gitti.
Dr. Kazuk’u evladı gibi seven Celal Bey, sanki olacakları sezmiş gibi, “oğlum seni burada barındırmayacaklar, sen aileni al, Amerika’ya dön” diye öğüt vermisti. Fakat azimli olan Dr. Kazuk, milletine hizmet etmek arzusunu sürdürebilmek için yılmadan mücadeleye devam etmişti. Ta ki, hastanedeki servisinin bütün aletleri elinden alınıp, tamamen çaresiz kalıncaya kadar.
Yıl 1983. ABD’ye yerleşip sağlık işletmeciliği uzmanı olarak çalışan Dr. Kazuk’un büyük kızı Setenay (Havva Idriss), New York banliyölerinden Port Chester semtindeki 300 yataklı United Hospital Medical Center’da Associate Administrator pozisyonunda bulunuyordu. Görevlerinden biri hastanenin Anestezi İhtisası yapmış doktor eleman kadrosunu dolu tutmaktı. Yetenekli adayları temin etmesi için New York’ta bir kuruluşla anlaşması vardı. Bir seferinde kadrodan bir doktorun özel bir nedenle aniden işten ayrılması üzerine Setenay, anlaşmalı olduğu kuruluştan acele olarak adaylar bulmalarını rica etti. Uygun olacağı düşünülen bir adayla bir randevu ayarladılar. Adayın soyadının Karaman olması Setenay’ın dikkatini cekti, fakat konunun üzerinde pek durmadı. Görüşme günü doktor adayını ofisine alan Setenay, aday kendisini tanıtırken kendisi de özgeçmişini inceliyordu. Derken Dr. Karaman’ın 1963 – 1965 yıllarında İstanbul Şişli Etfal Hastanesi’nde görevli olduğu dikkatini çekti ve Setenay, Karaman’a o tarihlerde orada bulunan Dr. Mustafa Kazuk’u tanıyıp tanımadığını sordu.
Dr. Karaman heyecanla gözlerini açarak, “Tanımaz olur muyum, birlikte çalıştık! O dünyanın en yetenekli göğüs cerrahlarındandı ve eşi olmayan mükemmel bir insandi! Vefat etmiş diye duydum, inanamiyorum nasıl olur diye! Çok üzüldüm. Siz tanır mıydınız kendisini?” diye sordu. Setenay da “O benim babamdı.” diye cevap verdi.
Yıl 2017 Gupse’nin eşi Mehmet Ali Mutlu'nun by-pass ameliyatı sebebiyle Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi de bir başka tesadüfe ev sahipliği yapacaktı. Ailenin röntgen çektirmek için indiği Acil Servis’in bulunduğu giriş katında, bir cam fanusun içinde sergilenmekte olan eski bir cihaz dikkatleri çekti. Üzerindeki plakette, "1963 YILINDA HASTANEMİZDE BAŞLATILAN AÇIK KALP CERRAHİSİNDE KULLANILAN KALP AKCİĞER MAKİNESİ" yazıyordu.
Makineyi bir süre hayretle inceleyen Gupse, babası tarafından talep edilip, 1963 yılında Şişli Etfal Hastanesi’ne teslim edildikten sonra bilinmeyen bir nedenle elinden alınan perfüzyon cihazı olduğunu orada anladı. Bu deneyim üzerine Dr. Kazuk’un iki kızı, devrinin ilerisinde değerli bir bilim adamı ve üstün niteliklere sahip bir insan olan babalarının hayatı boyunca ilim peşinde koştuğunu, dönemin kıt şartlarında başardıklarını, kazandığı taktirleri ve sayısız insana şifa dağıttığını, konuya ilgi duyan herkesle paylaşıp, ellerindeki belgeleri kalıcı bir şekilde muhafaza etmek amacı ile bu çalışmayı hazırladı.
Bu sitenin hazırlanmasında emeği geçen aile fertleri:
Havva Setenay Idriss
Gupse Hanife Mutlu
Erdinç Mutlu